21 Ekim 2025 Salı

Labirent

Gene kâbusla uyandım.

Her zaman olduğu gibi saat sabah on biri geçiyordu. 

“İşte sana yeni gün.” dedim” Lanet olası bir gün daha.”

Nasıl geçecek? Ne yapmalı? Ya da melankoliden nasıl kurtulmalı da günü kazanmalı? Neyse, sabahtı işte. Yaşanacaktı. Doğru banyonun yolunu tuttum. Yüzüme su vurdum ve bir süre aynaya bakakaldım. Gün başlamıştı. Annemin sesine yöneldim. “Bir işin de ucundan tut be oğlum.” diyordu. Cevap vermedim. Mutfağa doğru yöneldim. Sert bir Türk kahvesi pişirdim. Kahvemi alıp salona geldim ve miskin bir şekilde yavaş yavaş yudumladım. Annem, salona girdi ve “Ah be yavrum! Gene aç karnına…” dedi.  Cevaplamadım. Kahvemi içmeye devam ettim. Bu arada, annem elektrik süpürgesini çalıştırmış etrafı süpürüyordu. Rahatsız olmuş olmalıyım ki odama geri döndüm. “Her gün aynı şeyler.” dedim kendi kendime “Her gün… Bu rutin insanı deli eder.”

Kahvaltı hazırdı. Sabahları bir şey yemeyi hiç sevemedim.  Gene annemin zorlamasıyla birkaç lokma bir şeyler attım ağzıma. İlaçlarımı içtim ve odama geri döndüm. Okuma koltuğuma oturdum ve geceden kapağını açık bıraktığım kitabı okumaya başladım. Uzun bir süre, belki iki-iki buçuk saat kitaba gömüldüm. Öğlen iki buçuk oldu. Uykusuzdum. Annem bıraksa akşama kadar uyuyabilirdim. Kâbus da beni bir hayli yormuştu. Kitabı yatağın üzerine attım ve koltukta başımı arkaya doğru yasladım. Bir süre gözlerimi kapadım. Rahatlamıştım. Unutmak iyi geliyordu. Bunun en iyi yolu da kestirmekti. Kestiriyordum.  Yarım saat bir saat kadar uyuyakalmışım. Annemin sesine uyandım. “Bu kedi yine halıya pislemiş!” diye bana bağırıyordu. Hemen doğruldum. İtinayla pisliği temizledim. Çok yalnızdım. Hayvan nefesi bana iyi gelecekti. On yıldır bizimleydi. Neredeyse kendimi eve hapsettiğim ilk yıllardı. Sevgilimden ayrılmış, kendimi eve hapsetmiştim. Yalnızdım fakat zihnim birtakım karakterler, öyküler, şiirler, romanların kalabalığıyla doluydu. Fakat bu acı veriyordu bana. İnsanlara güvenememek ürkütücüydü. Kitaplar benden sosyal hayatımı almıştı. Aslında sevgilimden ayrıldığım zamandı bu sosyalliğimin sıfıra inişi.

Eski dostlarla da ayrılalı yıllar vardı. Gelgelelim kitaplar git gide bende tuhaf bir körleşmeye sebep veriyordu. Olayların inceliklerini görebiliyordum da, somut söylenen şeyleri anlayamıyordum. Hafızam da -hiç insan görmediğim için- zayıflamıştı. Elimden bir iş de gelmiyordu. Yazarlıktan da pek bir şey kazanmıyordum. Sanıyorum çok da okunmuyordu öykülerim. Ama gene de yazmak, diyordum… Ona yazmak… Birtakım işaretler bırakmak. Ben bu odadayım, demek. Her neyse. Geçelim.

Bir oda içinde yaşıyordum. On yıldır, oda, kitaplar ve yazı… İçinde bulunduğum çağ teknoloji çağı değil miydi? Gelgelelim orada da yalnızlıktan başka bir şey yoktu. En sansasyonel olaylar bir anlık gündemde kalıyorlar; sonra sönüp gidiveriyorlardı. Kalıcı olmak istiyordum. İstiyordum ki kalıcı olayım. Ayrıca birtakım arkadaşlar edineyim. On senedir bu oda; evet! Yazık ki bu oda. Kalıcı arkadaşlık derken… İnsanların hayatında anlamsızlıktan başka bir şey bulamıyordum. Yetişiyorlar, evleniyorlar, çoluk çocuğa karışıyorlar. Sanata yer yoktu bu dünyada. İstiyordum ki bir romanın bir sahnesini tartışalım. Bir şiir okuyalım. Bir öykünün inceliklerinden bahsedelim. Olmuyordu. Olmuyor. Böyle böyle kendimi kitaplara verdim işte. Oluk oluk okuyor, tartışıyordum. İnsanlar yok ama. Sadece kitaplarla bir özdeşlik kurmaya çalışıyordum. Romanları okuya okuya empati duygum çok gelişmişti halbuki! İnsanlarla anlaşabilirdim. Ama galiba insan edinmenin de bir yaşı vardı. İlkgençlik yıllarımda tanıştığım insanlarla iletişimim kalmamıştı.

Bütün bu yazdıklarım zihnimden geçiyordu.

Aslında daha fazlası geçiyordu ama ben ancak bir kısmını yazıya dökebiliyordum. Ah, bir anlatabilseydim. 

Zihin, inanılmaz bir şey değil miydi? Yazı da şaşırtıcı, öyle değil mi? Şaşırtmıyordu yazdıklarım galiba. Zaman zaman yazdıklarımı sesli okur, şaşırırdım. Hikayelerimi düzenli yayımlayan dergi de yayımlamıyordu artık. Ne yapabilirdim? Sosyal medya hesaplarımı da silmiştim. Uzun süredir bir başıma. Kitaplar ve yazı vardı hayatımda. Annem ara sıra yanıma gelir, “Yazıyor musun?” derdi. “Çık şöyle dolan gel.”

Sanıyorum yazmaktan ve okumaktan zamanla mutlu olmaya başlamıştım. İlk yıllar acıydı. Zoraki okumalar ve yazmalardı. Bir oda içinde başka hangi uğraş iyi gelir ki insana?

Uzak, çok uzak bir yerlerden uğultu ile karışık sesler duyuyordum.

“Kubilay! Kubilay! Kubi…”

Şimdi?

Şimdi tek mutluluk kaynağım okumak ve yazmak oldu. Artık yıllar sonra arkadaş da aramıyordum. Kitap dolu bir oda, kalem ve boş kâğıt kadar beni hiçbir şey kışkırtmıyordu artık.

Kâbusla uyandım.

Annemdi.

“Bağırıyorsun, yavrum.” diyordu. 

Hiçbir şeyin farkında değildim. Saate baktım. Gece ondu. Hangi ara bu kadar uyumuştum? Sabah… Zaten sabah kâbusla uyanmamış mıydım? Bütün  bu yazdıklarım neydi öyleyse? Yazıyor muydum? Emin olamadım. İyice kendime geldim. Rüya içinde rüya görmüştüm galiba.

Pekâlâ, annem neden hâlâ elimden tutmuyordu? 

14 Ekim 2025 Salı

Ölüm'e Ç(a)lışmak

 I
şu dağılıp kurulan evrende
                          yalnızdır insanoğlu
                            ey, saygı değer göğe bakanlar

II
geçmişte geçen bir ânı hatırla
                           1930’lar 1940’lar say
                                   senin olmadığın zamanlar
ne kadar sessiz ve usul değil mi?
şimdi hepsi ölü kırıntıları

III
ertesi gün yardımına koştuğun insanlık
                                   çıkar mı dersin yarına

IV
dinginlik değil miydi aradığın?

V
ürperti içinde çıkılan yol
                        tek başına biter mi?

VI
vahşiliğin ıssız senfonisi

VII
-ne yazıyorsun ey şair
-ölüm’e (ç)alışıyorum


Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan



Çığlık

 I
dünyanın var olduğu gerçeği
                                          delici
                    ölmüş babanın ses vermesi bir çocuğa
                         hazin

II
geçkin bütün bu eller
                           sonra yakışmıyor yaşlanmak insana

III
yeşil bir biblo nasıl da iç açıcı
                                 ve evren nasıl da büyük bir şaka
yokluk her saniyede

IV
conatus diyordu Spinoza
                   var olma arzusu
             doğan o ikizin yan yanalığı
                    ve fakat nedir bu sonun başlangıcı?

V
bir çığlık değil mi
                         beş vakit ezan hayata

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

13 Ekim 2025 Pazartesi

Trajedi ve Zaman

 I
trajedi
        eski bir tanıdık
                   yer yer aynalarda görünen:
umut yoktur

II
halbuki şair ne diyordu:
                kayayı delen incir!
III
birden bire bir flashback:
                1930’da dinlenen Swing Jazz
                         nasıl da uzak
                                              hep uzak
IV
hatırla
        yalnız olmadığını:
                      şiirler, öyküler, romanlar
                                   gece müzikleri bu şiirde
kim kıyar o menekşeye?

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

Bat Dünya, Bat!

I
hatırlıyorum
           ne zaman öldünüz?
                  diye soruyordu şair, ne zaman?
sanki cevap alabilirmiş gibi

II
budalanın tekiydim
                   o zamanlar
şimdiden geriye bakıyorum da

III
mort olmuş bir gangsteri
                     düşünüyorum
neydi o ihtiras?

IV
ben eski zaman kumaşı olmalıyım
                            ve fakat şimdi dikilmek üzereyim
bir ölünün üzerinde

V
çocuğun perçeminde bir yaprak
                      sonra saç telinin bulaşık suyuna karışması
                                   savrulmuş bitimlilik

VI
aniden güzelliğin solması
                         bat dünya, bat!

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.


12 Ekim 2025 Pazar

Sonsuz Bir Satranç

 I
nasıl da hatırlarız değil mi?
                    hafıza dipsiz bir kuyu
                                   o geçen hazin çocukluğu

II
bir güvercinin alkışında
                        duyulur yaşamın telaşı
III
sonra yaralı bir aslandı
              yaşamın iktidarını kaybeden
IV
geçmiş bağlanmalar senfonisi
                         bir gün elbet gelecek
V
bülbülü avuçiçinde yediren insan
                                 nasıl ürpermez
                                           doğadaki kötülüğe
VI
bu sonsuz bir satranç
                       bir gün üzerine kapanacak hikâyenin

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.
            
                        

Yokluk

 I
karın uğultusu
               yitirilmiş öfke
                               dinginlik

II
bir başka tarafta çığlık çığlığa devinim
                                                       işte burda
                                         gezegenin kuytu bir ülkesinde
III
haydi kalk ve bitirici cümleni kur
                         sonu yokluk madem bu dünyanın
                                    Ömer Hayyam’dan oku:
                                                             yok bil kendini
IV
boş bir sayfa aç
                       öleyaz
                              atılmış okun çaresizliği
V
bendeki ihtiras ki
                          git git bir şiiri tamamlayan
                                           bitimlilik okunmaz mı orada?
VI
ne kadar da hazin duruyor
                              eprimiş elbisen

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

 

10 Ekim 2025 Cuma

Yaşamı İzliyor

 I
yaş kırk beş ve
                son on senesi ömrümün
                                    unutulmuş ölüyüm

II
ölüm
        bilhassa ölüm bu kitapta
tek izlek ölüm: Zaman
uğultu uğultu

III
karşı koyulması güçtür
                        ve buna rağmen sevgi

IV
gövdem kendi korkusuyla sarsılıyor
                                                          ve
                                                   tedirgin yaşamı izliyor
V
izbe yerlerinde kentin
                          aralıksız tarihe çalışıyor(um)


Gelmiş Bulundum

 I
çürümeyi an an yaşıyorum
                          tarihin taşbaskısında

II
mahsende yıllanan şaraplarım
                  düğün gecesini bekliyor
                                            içeceğim
III
saat kaç peki?
eflatun
arada bir yerde ömrünü bileyleyen yelkovan
                                       ve akrep elbet duracak
IV
manastır Ortaçağ’ını düşlüyor
                             yazmaların dinginliğinde
                                                 ölüme çalışıyorum

V
geçmiş mi?
               gelecek mi?
hep bir soru
bu dünyaya gelmiş bulundum

Ölümzaman

 I
kış ayin gibi iniyor ülkeye
                        karanlıklar Tanrıçası


II
uzun sürmüş bir sonbahar sonrası
                      aniden sahne alıyor büyülü dağ

III
aklımdaki hikâye
                  uzun geliyor
                              ve de sisli
halbuki nasıl da kısa hayat
              çağrışımlar yüklü gecede

IV
volkan’ım patlıyor içimde
                   dolmuş hüzünler kahvesi

V
aşılır aşılır

VI
göğe erişen su buharı
devinim devam ediyor

 Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

8 Ekim 2025 Çarşamba

Şarkı Derin

 I
sisin gölgelediği bulut
                        elbet bir gün aşılacak

II
uzakta
          çok uzakta
                      uzak ışıklarda
orada bir pencerede belli belirsiz bir ezgi

III
şarkı çok uzun
                    yaşam kısa

IV
aklımdaki deli
                  deli deli kulakları küpeli
sorular sorular

V
serseri bir kurşun geziyor
                        kalbimi bulacak

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

Gövde Cinseldir

 I
gövde cinseldir diyor bir şair
                                   cinsel olan ise
                                                 yaşamsal

II
yaşamın kıyısında doğumlar
                               uyanıyor uykusundan

III
iğne ucu kadar ince bir sızı
                       dağdağalı bir elem
IV
fısıldıyor tanrı kulağıma ismimi

V
bir nötrino vitrayın içinden geçiyor
                                       aciz farkındalık

Not:REQUİEM adlı kitap dosyamdan.

Mühim Olan Sessizlik

I
kan kokuyor ortalık
                       üçüncü dünya savaşı
                                                   diyorlar
tanımlamanın lüzumsuzluğu

II
kokuyor kan barut

III
yollara düşüyor göçmen
                          kırılıyor insanlık
IV
bozguna uğratılmış ahlak

V
yüzlerce yıl öteden bir nefes
                       ayrılırken hayattan
                                  son sözünü şöyle söylemiş:
mühim olan sessizlik

Not: REQUİEM adlı kitap dosyamdan.