25 Nisan 2019 Perşembe

Spleen I



“Bu akşam ölebilirim, rüzgâr, güneş, sağanak,”
Jules Laforgue, Çev: C.S.Tarancı

Shakespeare II.Richard’ında söyletir o sözü Richard’a:”En kötüsü ölüm, zaten o da kaçınılmaz.”(*) Ölüm, kendi ömrünü tamamlamış bir insanın geride kalanlara bıraktığı bir boşluktur: Kaçınılmaz, o tuhaf ve geniş boşluk! (İlk defa Ölüm’le dedemin vefatında karşılaşmıştım. On üç yaşımda bir çocuktum henüz. Tuhaf bir boşluktu.) Bu, “tuhaf” ve “geniş” boşluk nasıl doldurulacak? Geride kalanlar, ilk bunu düşünüyor olmalı; ama farkında ama değil! Zaten yaşarken birçok şeyin de farkında olmuyor insan. An an dolduruyoruz ömrü. Geniş zamanlar için yapılan planlarımız olmuyor mu? Oluyor elbette... O geniş boşlukta, nasıl “iyi” ve “güzel” bir hayat yaşayacağının hesaplarını yapabiliyor insan. Ben olsam, nasıl verimli yaşarım diye bakardım: Ölüm’ün ardından sonsuz bir boşlukta kaybolacağımı düşünerek, geride kalanlara bırakılabilecek küçük Yaşam işaretleri. Bununla avutuyorum ya kendimi, yine de elektrikler kesildiğinde, ben bil(e)meyeceğim geride neyi bıraktığımı… Ne kadar verimli olduğumu... Verimden kastım, yazmak değil halbuki; her anlamda, şu anlamakta zorlandığım (bir okka anlamsız) dünyaya, bir Anlam bırakabilmek. Verimim, bu olsun isterdim: İyi ve erdemli olması en mâkulü. (Anlam’ın bir erdemi olmalı. Ya da erdemlisi…) Bir yazar ne diyordu: Ölümünüzden sonra varlığınızı hissettirmek (bir anlamda yaşamak için); ya iyi yazılmış okunabilecek bir kitap yazın ya da yazılmaya değer bir hayatınız olsun!(**) Ama gene de bu derece iddialı değilim ben, olmadım; olmam da…

Başa dönüyorum: Eninde sonunda elektrik kesintisi gibi bir şey ölüm: Kaçınılmaz!.. Sonrası karanlık! Belki sonsuz bir aydınlık!:Yokluk!
  
  (*)  II.Richard, Yky, Çev:M.Hamit Çalışkan
 (**) Victor Hugo
 Görsel Bilgisi: Albrecht Dürer-Melankoli 1

                                                                                                                           27.02.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder