Alberto Manguel’in en sevdiğim tarafı, okuması; her
şeyden önce bir okur olduğunun, iyi bir okur olduğunun altını çize çize okuruna
belletmesi. Profesyonel bir okurun geçtiği yolları göstermesi. Bir kitabı
okurken nelere dikkat etmemiz gerektiğini -kendi deneyimleri üzerinden-
anlatması. İyi bir okur olmanın da, her kitabı okumaktan geçmediğinin bilinmesi
gerektiğini belletmesi.
Bir ayda on-on beş kitap okumak yerine, sıkı bir
Shakespeare okuması yapılması -belki de- daha faydalı bir okuma türüdür.
Manguel için böyle… Enis Batur bir denemesinde söylemişti, iyi bir kitap okuru,
bir kitaba, -iyi bir kitaba- aylarını verebilmeli, diye… Genel algıda bu yok
hâlbuki! Hızlı hızlı, ne kadar çok okursak, o denli bir iç rahatlama söz
konusu. Bir nevi kendi kendimizi tatmin etme durumu. Hiç şüphesiz, zaman
kısıtlı; ne kadar “çok” ve “iyi kitap” okursak o denli “sıkı okur” olacağımıza
inandırmışız kendimizi.
Manguel Okuma Günlüğü’nde (Doğan Yay., Çev: Mehmet
H. Doğan), okumuş olduğu kitaplara geri dönmüş misâl, her aya bir kitap
sığdırmış. Kim bilir, bir aydan daha kısa bir sürede okudu bu kitapları
Manguel, gelgelelim her aya bir kitap yazısı yazmış. Kitap günlüğü tutmuş
yazar, bir nevi günce-deneme.” Enis Batur örneğinde, kitaplara ayırdığımız
“Zaman” üzerine düşünmüşken, Okuma Günlüğü’nden bir notu hemen paylaşmak
isterim: İngiliz yazar Samuel Butler’ın not defterinden alıntılamış Manguel:
“Elinizdeki zamana sığacak olanlardan daha fazla söyleyecek şeyiniz olduğu
için, lafı kısa kesersiniz. Asıl ustalık, neyi göz ardı edeceğinizi bilmektir.”
Manguel de lafı kısa kesmiş… Öyle ki, okuduğu kitaplar hakkında tutuğu
güncesinin içine serpiştirdiği kıpkısa anıların her biri kısa hikâye olacak
formda…
Alberto Manguel, yaşantısıyla kurguyu bir arada
veriyor bize… Damıtıyor ve sunuyor. Okuduğu kitapları yaşantısıyla bağ kurarak
irdeliyor.
Bir yerde diyor ki: “Belki de, bir kitabın bizi
çekmesi için, yaşantımızla kurgunun yaşantısı arasında bu iki imgelem -bizim
imgelemimiz ile kitabın sayfasındaki imgelem arasında- bir rastlantılar
bağlantısı kurması gerek.” İşte tam da bu söz üzerine kurulmuş bir kitap Okuma
Günlüğü. Yazarın yaşadıklarıyla okuduklarının alaşımı âdeta. Değil mi ki,
“Okumak, bazen bağlantılar kurmak, antolojiler düzenlemektir.”
İşte Manguel’in on iki kitaplık antolojisi: Morel’in
Buluşu, Dr.Moreau’nun Adası, Kim, Mezar Ötesinden Hatıralar, Dörtlerin Simgesi,
Gönül Yakınlıkları, Söğütlükte Rüzgâr, Don Quijote, Tatar Çölü, Yastıkname,
Yüzeye Çıkış, Brás Cubas’ın Ölüm Sonrası Hatıraları
Öte taraftan muhabbet ediyor Manguel. Konuşuyor…
Bizden bir örnekle perçinliyor Okuma Günlüğü’nü: “Türkçede muhabbet sözcüğü hem
“sohbet” hem de “sevgi” anlamına gelir. Her ikisi için de “muhabbet
etmek”diyebilirsiniz. Sohbet etmenin, bir insanın kalbine ya da aklına açılmış
bir pencere olması düşüncesini seviyorum.”diyor ve ekliyor sonra, “Okumak,
rahat, tek başına gerçekleştirilen, yavaş ve duygusal bir görevdir.”
Elbette bu duygusal eylem, kitapla muhabbete dönüyor
hemen sonrasında.
Evet, okumaktan başka çare yok. Okumak insana yaşama
sevincini de beraberinde getiriyor. Manguel’i bu yüzden okuyorum ben. “Okumak
üzerine” düşünmemi sağladığı için… Yaşamıma sevinç katmak için, okumak için
okumak için; “okumak” için… En çok da “yaşamak” için.
Pekâlâ, kitaplar onları okuduğumuzu biliyorlar mı? Onları okumadığımız zamanlar bize kızıyorlar mı? Üzülüyorlar mı? Bazen bu absürt duygulara kapıldığım da olur… Manguel de kitapları muhatap almış. Biraz mizahî, biraz duygusal, biraz da edebiyat içi oyunlarla şu düşüncelere kapılmış: “Bu sabah, kitaplığın raflarındaki kitaplarıma baktım ve onların benim varlığımdan hiç haberi olmadığını düşündüm. Ben onları açıp da sayfalarını çevirdiğimde yaşama dönüyorlar, ama yine de kendilerinin okuru olduğumu bilmiyorlar.”
Okuma Günlüğü on iki aya bölünmüş, sayfalar
ilerledikçe zamanın acımasızlığını duyumsarken öte taraftan da zamanın boşa
geçmediğini, kitaplarla içinin dolduğunu düşünerek, âdeta yanan yüreğinize su
serpilmiş gibi rahatlıyorsunuz.
Yaşayan herkes ölümü anımsamalı: Manguel’in de Okuma
Günlüğü’nde anımsattığı Latince bir sözle kapatalım: momento mori
Kitaplar: Ölümün ya da ölümlülüğün hatırlatıcısı.
Okuma Günlüğü bu imgeyle okunmalı.
Not: Bu yazı Edebiyat Burada'da yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder