15 Mart 2023 Çarşamba

Resim Neyi Anlatır?

Mesele yalnızca tercih meselesiyle, “amatör-profesyonel” olmayı tercih ederdim. Saf ve Düşünceli Romancı’yı (O.Pamuk) okuduğum günlerde, o soruyu, ben de sormuştum kendime: “Saf” mı yoksa “düşünceli” bir okur muyum?

Her iki durumdan da kendime paylar çıkardım, kuşkusuz… Ama resme, hâlâ “masum” bir gözle bakıyorum; kotarabildiğim bu, oysa kitaptaki resimler sizden oldukça “bilen” göz olmanızı istiyor.

Durmuş Akbulut’un ilk kitabı Resim Neyi Anlatır?”da oldukça yalın bir sunum göze çarpıyor. Bu, iyi! Benim gibi “saf” okurluğu ağır basan biri için, bulunmaz bir fırsat. “Masum” bir gözle izledim sayfaları, diyebilirim. Gelgelelim, merakımın körüklediği o bitimsiz arayış benden yeni keşifler yapmamı istiyordu. Bu yüzden belki Durmuş Akbulut’un kendi izlenimlerinin ağır bastığı resim okumasının da dışına çıktım. Hemen yanlış anlaşılmayı önlemek adına şu notu da iletmek isterim: Resim Neyi Anlatır?”daki çözümlemeler, okurunu, “bilen göz olmaya davet ediyor.

Bir resme bakmak, başka bir resme bakmakla açımlanıyor. Kitap boyunca hep bunu düşündüm durdum: Bilen göz!

Johannes Vermeer’in “Gökbilimci” tablosu ile “Coğrafyacı” tablosunu, Rembrandt’ın “Doktor Faust”uyla çarpıştırmak gerekiyor örneğin. Akbulut, yorumladığı ressamların tablolarını böylesi resimler arası okumayla sunmuş okuruna. Bu ilk kitap, çekiciliğini buradan alıyor, sanıyorum.

Milli Saraylar’da İbrahim Çallı ile karşı karşıya geldiğim anı hiç unutmam: Yıllardır geçerli ve de haklı sebeplerden ötürü-gözümde büyüttüğüm bu ressamın, natürmortlarına büyük bir hazla, dakikalarca bakakaldığımı bilirim. Yalnız, İbrahim Çallı (natürmortlarıyla), bende, resimler arası bir çağrışım yapmamıştı doğrusu. (Bir Çallı çözümlemesi okumanın vakti gelmiş olmalı!)

Misal: Kitap bende William Bouguereau’nun “Venüs’ün Doğuşu” adlı tablosundan, Boticelli’nin “Venüs”üne ve mitolojinin dehlizlerine uzun ince bir çağrışıma yol açtı.

Akbulut’un göndermeleri kitabı “okunur kılıyor”a getirmeye çalışıyorum sözü.

Burada hatırlatmak isterim: Durmuş Akbulut, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş, sinema eğitimi almış. Bu ilk eserine de yansıdığı görünüyor. Öyle ki, kaynaklarını özenle kitabın arkasına istiflemiş; bir “sinematografik” okumaya yer açmış.

İncelemelerini okurken, çözümlediği tabloya bir defa bakmanız yeterli. Yazdığı kısa metinleri okuyarak, çözümlediği tabloları gözünüzde canlandırabilmeniz mümkün.

Ben kitabı okuyup bitirdiğimde, başa döndüm tekrar ve yine yeni yenidenbu defa yalnızca tablolara bakarak-kat ettim: Durmuş Akbulut’un çözümlemeleri zihnimde dans ediyorlardı.

Kitaptaki yorumları da görseller eşliğinde başarılı buldum. Ama yeterli derecede aydınlanamıyor izleyici-okur.

Daha çok kitaptaki kısa yorumlar ve resimlerle yetiniyorsunuz.

Bu yüzden yeni keşiflere de açılmalı!

Not: Bu yazı, Edebiyat Burada adlı kültür-sanat ve edebiyat sitesinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder