Melih Cevdet Anday’ın Geçmişin Geleceği (Türk.İşb.Yay.,1999), kitap kritiklerinin toplandığı, geçmişi geleceğe bağlayan yazılar toplamı. Şâir yazılarında cinsellikten tarihe, siyasetten mitolojiye, modadan arkeolojiye, günümüze geniş bir köprü kuruyor.
Okumak diyor; “…gitgide güçleşiyor
benim için. Okurken aklım o yana bu yana gittiği için; kimi tümceleri, başka
başka kitaplarda geçen sözleri anımsattığı için, sanki seyrediyorum
diyebilirim. O başka metinler gözümün önünde değil elbet, belleğimde canlanmış
durumda, imgeler gibi. Ama önümdeki kitap mı daha gerçek, belleğimdeki imgeler
mi, ayırt edemiyorum.”
Kitap tanıtımlarında hemen not
defterinizi, kaleminizi hazırda tutmalısınız, satırlar ilerledikçe, geri dönmeniz
zorlaşabilir. Zamana karşı bir yarış içindesiniz artık.
Zaman, Melih Cevdet'in sık sık
deştiği bir konu. Bu yönde çifte bir anahtar kullanmalısınız: Bir yönü, içinde
yaşadığınız toplum, diğer yönü dünyalaşma!
Okumak benim için de günden güne
güçleşiyor. Ama itiraf etmeliyim, Melih Cevdet’in içinde bulunduğu seyretme
hâlinde değil; daha çok, ilgimin yeni kitaplara açılması hâlinde. Hiç kuşku yok
ki, Melih Cevdet, bu “seyretme” hâli için, çağrışımlardan besleniyor. Zaten
alıntıyı yaptığım deneme de, bu yorumla bitiyor: “Borges, metin dışına çıkması
için sanki iteler okuru. Onunla dünya edebiyatı yolculuğuna çıkar insan. Ben
yalnız Borges’in yapıtlarını okurken rahatsız olmam, belleğim ikide bir beni
metinden ayırdığı için. Çağrışımlara kapılmamı isteyen odur çünkü.”
Benimkisi daha çok, bir açlık
belirtisi hâlinde geliyor. Çağrışımlardan çok, konulara yönelme durumu. Okurun
amatörlüğü-profesyonelliğine göre değişen bir durum elbette.
Neden açma gereği duydum: Geçmişin
Geleceği benim gibi amatör okurun da tat alacağı bir kitap.
Geçmişin Geleceği’ni okuduğum
zaman, bu seyretme hâli bende farklı şekillerde belirdi: Kâh bir mitolojik
söylencede, kâh cinselliğin ve insanlığın karanlık tarihinde, kâh şiirin dip
sularında, kâh günümüzdeki çokkültürlü moda anlayışlarında… Bu denemeler okurun
“merak” güdüsüne öyle çok “kapalı kapılar” bırakıyor ki, hemen araştırmaya
girişiyorsunuz… Tavsiye edilen kitaplara doğru yolculuğa çıkıyorsunuz.
Gılgamış Destanı’nı, İlyada’yı,
Odysseia’yı deşip deşip durmak istiyorsunuz. Hermetik şiiri araştırmaya koyuluyorsunuz.
Bir an kendinizi tarih, siyaset, mitoloji ve şiir tartışmalarıyla baş başa
buluyorsunuz. Ve UNESCO’nun Courrier dergisinin, Melih Cevdet’i, Cervantes,
Dante, Tolstoy gibi yazarların düzeyinde bir edebiyat adamı olarak görmesini
haklı buluyorsunuz.
Bu denemeler, zamanın dehlizlerinde
gezmek için bir fırsat!
Melih Cevdet'in “zaman” kavramı
üzerine eğildiğini şiirlerinde görmek mümkün. Denemelerinde de bunu sezmek
insana farklı tatlar bırakıyor. Şiirin anlaşılamayacağını, Melih Cevdet;
“anlam”ın ne anlama geldiğinin cevabında arıyor bu denemelerde… Zamana da bu
kulvardan bakıyor.
Melih Cevdet’in fikir ve
görüşlerine katılmayabilirsiniz; Geçmişin Geleceği, size yeni merakları
aralayacaktır.
Not:Bu yazım Edebiyat Burada adlı sitede yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder