22 Haziran 2020 Pazartesi

Geçmişin Geleceği/Melih Cevdet Anday



Melih Cevdet Anday’ın Geçmişin Geleceği (Türk.İşb.Yay.,1999), kitap kritiklerinin toplandığı, geçmişi geleceğe bağlayan yazılar toplamı. Şâir yazılarında cinsellikten tarihe, siyasetten mitolojiye, modadan arkeolojiye, günümüze geniş bir köprü kuruyor.

Okumak diyor; “…gitgide güçleşiyor benim için. Okurken aklım o yana bu yana gittiği için; kimi tümceleri, başka başka kitaplarda geçen sözleri anımsattığı için, sanki seyrediyorum diyebilirim. O başka metinler gözümün önünde değil elbet, belleğimde canlanmış durumda, imgeler gibi. Ama önümdeki kitap mı daha gerçek, belleğimdeki imgeler mi, ayırt edemiyorum.”

Kitap tanıtımlarında hemen not defterinizi, kaleminizi hazırda tutmalısınız, satırlar ilerledikçe, geri dönmeniz zorlaşabilir. Zamana karşı bir yarış içindesiniz artık.

Zaman, Melih Cevdet'in sık sık deştiği bir konu. Bu yönde çifte bir anahtar kullanmalısınız: Bir yönü, içinde yaşadığınız toplum, diğer yönü dünyalaşma!

Okumak benim için de günden güne güçleşiyor. Ama itiraf etmeliyim, Melih Cevdet’in içinde bulunduğu seyretme hâlinde değil; daha çok, ilgimin yeni kitaplara açılması hâlinde. Hiç kuşku yok ki, Melih Cevdet, bu “seyretme” hâli için, çağrışımlardan besleniyor. Zaten alıntıyı yaptığım deneme de, bu yorumla bitiyor: “Borges, metin dışına çıkması için sanki iteler okuru. Onunla dünya edebiyatı yolculuğuna çıkar insan. Ben yalnız Borges’in yapıtlarını okurken rahatsız olmam, belleğim ikide bir beni metinden ayırdığı için. Çağrışımlara kapılmamı isteyen odur çünkü.”

Benimkisi daha çok, bir açlık belirtisi hâlinde geliyor. Çağrışımlardan çok, konulara yönelme durumu. Okurun amatörlüğü-profesyonelliğine göre değişen bir durum elbette.

Neden açma gereği duydum: Geçmişin Geleceği benim gibi amatör okurun da tat alacağı bir kitap.

Geçmişin Geleceği’ni okuduğum zaman, bu seyretme hâli bende farklı şekillerde belirdi: Kâh bir mitolojik söylencede, kâh cinselliğin ve insanlığın karanlık tarihinde, kâh şiirin dip sularında, kâh günümüzdeki çokkültürlü moda anlayışlarında… Bu denemeler okurun “merak” güdüsüne öyle çok “kapalı kapılar” bırakıyor ki, hemen araştırmaya girişiyorsunuz… Tavsiye edilen kitaplara doğru yolculuğa çıkıyorsunuz.

Gılgamış Destanı’nı, İlyada’yı, Odysseia’yı deşip deşip durmak istiyorsunuz. Hermetik şiiri araştırmaya koyuluyorsunuz. Bir an kendinizi tarih, siyaset, mitoloji ve şiir tartışmalarıyla baş başa buluyorsunuz. Ve UNESCO’nun Courrier dergisinin, Melih Cevdet’i, Cervantes, Dante, Tolstoy gibi yazarların düzeyinde bir edebiyat adamı olarak görmesini haklı buluyorsunuz.

Bu denemeler, zamanın dehlizlerinde gezmek için bir fırsat!

Melih Cevdet'in “zaman” kavramı üzerine eğildiğini şiirlerinde görmek mümkün. Denemelerinde de bunu sezmek insana farklı tatlar bırakıyor. Şiirin anlaşılamayacağını, Melih Cevdet; “anlam”ın ne anlama geldiğinin cevabında arıyor bu denemelerde… Zamana da bu kulvardan bakıyor.

Melih Cevdet’in fikir ve görüşlerine katılmayabilirsiniz; Geçmişin Geleceği, size yeni merakları aralayacaktır.

Not:Bu yazım Edebiyat Burada adlı sitede yayımlanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder