Bu yazı, o‘kutsal’ işi
edinenlere bir mektup, ithaf...
İnternetsiz yaşamak ‘Şimdi
Çağ’ımızda, oldukça zor. Ahengi iyi yakalamak önemli ama. İnternet, senin
bedeninin parçası oluyorsa/olmaya çalışıyorsa, sorun!
İnternetin hayatımızdaki önemini bilenlerdenim çok şükür, burun kıvıranlardan hiç olmadım. Facebook örneğin… Facebook deyip geçme(!)meli, kimi “edebiyat arkeologları” yazınımızın tanınmış-tanınmamış yazarlarını, bu gibi ortamlarda gündeme taşıyorlar.
İnternetin hayatımızdaki önemini bilenlerdenim çok şükür, burun kıvıranlardan hiç olmadım. Facebook örneğin… Facebook deyip geçme(!)meli, kimi “edebiyat arkeologları” yazınımızın tanınmış-tanınmamış yazarlarını, bu gibi ortamlarda gündeme taşıyorlar.
Hangi gündem?
Benim gibi “meraklı okur”un gündemi
elbette. Öte yandan, unutulmuş bir edebiyatçının eserlerini sosyal medyada
tartışma olanağı da sağlanmış oluyor. Kim bilir, bu tartışma sonrası o yazarın
kitapları da okunuyor. Bunu önemli buluyorum.
Dergiler, kitap ekleri ne güne
duruyor diyebilirsiniz, lakin “sıcak bilgi” insana iyi gelmiyor da değil...
“Meraklı okur” peşine düşüyor bu kitapların/yazarların, sonuç itibariyle.
Edebiyat arkeologları, “yazar/yazar
adayı” ya da “okur” olabiliyorlar. Yalnızca paylaşım olsun diye kitapları
olduğu gibi yapıştıranlar var. Evet, olduğu gibi; belki de hiç okumadılar o
kitapları. Ne fark eder; okumak isteyenlere bir kanal açıyorlar. Az şey mi?
Açıkçası, hiç okumadığım, ismini
dahi işitmediğim, yalnızca kimi yıllanmış edebiyat dergilerinde silik bir iz
bırakmış edebiyatçılarımızı burada tanıdım ben. Galiba, iyi bir dergi okuru
olmadığım da böylece çıkmış oldu ortaya. İşte kazı da böyle başlıyor ya zaten.
Facebook’ta gördüğün bir kitap, beni eski dergiler arasında gezintiye
çıkarabiliyor.
Ancak üç-dört yıldır dergi
takipçisi olduğumu belirtmeliyim. Okur olmaya,” nitelikli bir okur”
olmaya çalışmak gibi bir aşkın peşine de böyle böyle düştüm... Evimde internet
olmadığı yıllarda, dergilerle yetiniyordum hâliyle. Ama şimdi, en azından
internet var, "edebiyat arkeologları" var. Gündemden uzak durmak
nerdeyse imkânsız.
Şimdilerde yeni-eski edebiyatı
(edebiyatın eskisi mi olur, benimki de laf.) buradan da takip ediyorum.
Edebiyat arkeologları buradalar. Aslında o arkeologlar bir aracı benim için;
asıl kaynağın bilgisine ulaşmamı sağlayan kişi ya da kişiler; bir nevi kazı
alanının tozunu-toprağını yutan; ismi-cismi duyulmayanlar.
Bu yazı onlara bir selâm.
02.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder