27 Mart
Sorduğu sorunun cevabını son cümleye kadar saklayarak koruyan gerilim dolu çok güzel bir hikâyesi vardır Tolstoy'un: Bir İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Vardır? Gerilim olağanüstüdür hikâyede. Mülkiyet kavramını son derece yalın bir şekilde anlatır. Soru sorar ve son sahneye kadar insanın yaşamda onca uğraşarak edindiği mülkiyetlerin ne işe yaradığını çarpıcı bir şekilde gösterir. Sahi, bir insanın ne kadar toprağa ihtiyacı vardır?!
01 Şubat
Bir de şöyle yazmışım: Denemeliyim. Yazmayı denemeliyim. En azından ilerde bir zamanda denemedim dememek için… Başarısız da olsam, “yaptım, olmadı” derim en azından. Şimdi edebiyat derslerine başlıyorum. Bu defa çok farklı. Biliyorum, bu takur-tukur yazıyla işin henüz başındayım. Çok okumalı ve yazmalıyım. Çok okuyup; çok yazacağım. Anlatacak o kadar çok şeyim var ki; nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum. Ne yazık ki bilmiyorum. Öğreneceğim.
30 Mart
Öğrenmek
için harekete geçmeli insan. Hareket olmazsa intihar uç verir. Durağanlık, meşgalesizlik
iç sıkıntıdır çoğu zaman. İşte bu dertleri aşmaya çalışıyorum. Aslında yapacak
öyle çok işim var ki, anlatmakla bitmez… Yeter ki bir yelteneyim. Şu ölü
toprağı üzerimden atayım.
05 Mayıs
Uzun bir
zamandır yazı yazmıyorum. İntihar saplantısı. Ama öte yandan da bir umut
içimde. Yazıp, göreceğim.
19 Mayıs
Bugün
sigarayı bırakışımın 469. günü. Orhan Pamuk gibi söylersem, sigara içen beni
çok özledim. Pamuk haklı, başka bir insan hüviyetine dönüyor insan. Ama ısrarla
ve ısrarla sabrımı zorluyorum. Bu, önemli benim için. Bir de, "sigara hiç
aklına gelmiyor mu", diye soranlar oluyor. Aklımdan hiç çıkmıyor ki! Düşünsenize,
günde 20 defa otomatiğe bağlanarak yapılan bir eylem var hayatınızda. Kolay
vazgeçilecek bir şey değil. Bedeninizle bütünleşmiş bir hareketten söz
ediyorum. Sonuçta önemli bir eşiği atlatmış bulunuyorum. Bana öyle geliyor ki,
bundan böyle hiçbir zaman sigara içmeyeceğim. Sigara içenlere çağrım olsun.
Gelin siz de katılın bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder