23 Nisan 2020 Perşembe

Tefrika 2019/4


 06 Mayıs 

Sabah. Tekrar okumalar.

Selim İleri’nin İstanbul kitaplarını zaman zaman döner yeniden okurum. Şu sıralar masamda, İstanbul, Hatıralar Kolonyası… Sonra tekrardan basıldı mı, bilemiyorum fakat elimdeki Doğan Yay. baskısı çok hoş. Yıllar var ki, kitaplığımın tozlu rafları arasında sıkışıp kalmış. Birkaç gündür elimden düşürmediğim kitabı ilk 2006-2007 civarı okumuş olmalıyım. O yıllar, bir kitapevinde kitap satış temsilcisi olarak çalışıyordum. Selim İleri’nin hikâye ve romanlarını zaman buldukça okuyordum; fakat İstanbul, Hatıralar Kolonyası beni bir başka çarpmıştı. Daha önceleri köşe yazılarını çok seyrek takip ediyordum yazarın. Sabah erken geldiğim kitapevinde rafların tozunu alırken kitapla o ilk karşılaşma: Yaş 26-27.

Yıllar sonra şöyle imzalamış Selim Bey kitabı: İyi ki yine geldiğin için!

İstanbul, Hatıralar Kolonyası’nı yeniden okuyorum. Beni yıllar sonra çarpan o ilk yazı: Geçmiş Romanlar Ağıtı. Alıntılamadan geçemeyeceğim ilk sözler: Geçmiş, yitmiş romanlara bir ağıt olsun bu yazı. Kimsenin okumadığı romanlara.

07 Mayıs                                                                                                                      

Dünden kalan İstanbul, Hatıralar Kolonyası'nı okumaya devam ettim. Selim İleri. Bir İstanbul kitabı. İncelikli. Sanki romanlar İstanbul şehrinin kalbinde yer alıyorlar bu kitapta. Hepsi şehrin kalbinde atıyorlar. Eski romanlar. Sonra bu romanları okudukça, (örnekse geçenlerde okuduğum Fatih-Harbiye) şehir kalbinden yeniden inşa ediliyor zihnimde. Sonra birden bire yıkılmışlık. Yürüyüşe çıktığım zamanlarda sezinliyorum: İstanbul sokaklarının kirliliği. Hemen her yönüyle yıkık bir kent İstanbul. Mimarisiyle, çevre düzenlemeleriyle… “Var olanı koruyalım”, diyordu Selim İleri…Yoksa Tanpınar mıydı?! Anımsayamadım.. En azından bunu yapalım… Sonra resimler. Kurbağalıdere’den bir peyzaj. Her şey çürüyor… Her şey… Çok mu karamsarım?!

08 Mayıs                                                                 

Sanki yaşayarak değil de, okuyarak tuttuğum günce. Bir yazı billurlaşıyor zihnimde. Yazmak için ona yelteniyorum. İstanbul, Hatıralar Kolonyası hakkında birkaç söz. Sonra yaz. Bugün güneş bir başka doğdu sanki. Artık ilkyazdan da çıkmak üzereyiz. Birkaç gün sonra; yaz! Birden bire yine akşam.
                                                                                                                            
09 Mayıs 

Cemal Süreya’nın bütün şiirlerini okumaya başladım. Keyifli bir okuma süreci beni bekliyor. Bütün şiirlerinin yer aldığı Sevda Sözleri adlı kitaptaki şiirlerine geri döner okurdum fakat bu defa baştan sona kat edeceğim. Keşke yalnız bunun için sevseydin beni ey sevgili... Şiirler…
Birkaç gündür içimde bir sevinç. Okumalar çoğalıyor. Şimdi masamda Attilâ ilhan’ın çok sevdiğim romanı Sokaktaki Adam. Bu romanı tekrar okuyacağım. Belki bir yazı yazarım… Her şey yazı için birer malzeme. Her şeye geç kalmanın telaşıyla okuyorum bu kitapları.

Birkaç kitap bir arada okuyorum. Yineleyelim: İstanbul, Hatıralar Kolonyası (Selim İleri), Sevda Sözleri (Cemal Süreya) ve Sokaktaki Adam (Attilâ İlhan) masamda… Sonra belki bir hikâye antolojisi… Tarih okumaları. Felsefe. Birtakım makaleler.  
Sonrası, iyilik güzellik.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder